Sosyal sorumluluk denilince aklınıza ilk gelenleri saysanız deseydik neler
olurdu. Gelin birlikte neler olabileceğini sayalım. Burs ihtiyacı olan
öğrenciler, sokak canları, sağlık ihtiyaçlarını karşılayamayanlar, demokrasi
konularında çalışanlar, doğaya saygılı tarım ve üretim... Daha bir çok şey
sayabiliriz. Peki bu kadar farklı konuda çalışmaya ihtiyaç varken nasıl oluyor
da bu işler hayata geçiyor?
Aslında basit iki faktörün birleşiminden ortaya çıkıyor. İlki; gönüllülerin
emekleri, ikincisi ise; bağışlar! Sosyal sorumluluk alanında çalışanların
içinden gelen çalışma duygusu, yardıma koşmak için her an hazır olmaları, yüksek
empati duyguları, kendi hayatlarından feragat etmeleri olmasa bu kadar iş
kesinlikle ortaya çıkmaz. Yıllardır içinde bulunduğumuz projelere baktığımızda
o kadar insan olmasaydı, biz bir hiçtik ve ortaya o kadar güzel iş çıkmazdı.
Ama çıktı... O güzel insanların sahip oldukları enerji bu işin olmazsa
olmazıdır. Başka bir yazıda o güzel insanların neler yaptığını ayrıca anlatırız
ancak bu yazıda işin ikinci ayağından bahsetmek istiyorum.
Bu kadar güzel işi yapmak için çabalayan insanların maalesef ekonomik
destek ihtiyaçları oluyor. Bu destek kesinlikle kendi ceplerini doldurmak için
değil, aksine yaptıkları işte daha fazla sonuç elde etmek istemelerinden
kaynaklanıyor. Sokak canlılarını beslemeye çıkan bir gönüllü hiç bir yerden
destek bulamazsa kendi cebinden kedi köpek maması alır. Cebindeki parası
yettiği kadar sokaktaki canlara dokunmaya çalışır. Seçim günü sabahın köründen
akşamın bir saatine kadar sandık başında duracak bir gönüllü; sandviçini,
suyunu evinden getirir, kimseden bir şey beklemeden akşama kadar desteğini
verir.
Peki bu kadar iş sadece kendi dişinden tırnağından arttıran insanların
çabalarıyla olur mu? Cevabı basit; şimdiye kadar olduysa bundan sonra da olur.
Ancak burada daha önemli konu, bunu nasıl daha ileri götürebiliriz? Hayatından
bir parça veren insanları nasıl daha rahat ettirebiliriz? İşte tam bu noktada
sürdürülebilir sosyal sorumluluk (SSS) devreye giriyor. Sürdürülebilir sosyal
sorumlulukla neyi amaçladığımızı anlatmaya çalışalım.
Yukarıda saydığımız ihtiyaçları giderebilmek için çalışan gönüllülerin,
çalıştıkları dernek için bağış toplamları ya da sponsor bulmaları gerekiyor.
Şöyle düşünelim, öğrencilere burs sağlayan bir derneğin bağışa ihtiyacı vardır.
Tabi bu işin bir de bağışçı bulma ve bağışçı bulmak için harcanan para kısmı
vardır. STK’ının tanıtımını yapmak, bağışçı bulabilmek için reklam çalışması
yapılması gerekmektedir. Diğer bağışçılardan alınan paranın bir kısmı da
reklam bütçesine aktarılır.
Tüm bu masraflarla birlikte bahsi geçen STK ne kadar çok bağış
toplayabilirse o kadar çok öğrenciye ulaşabilir. Bağışçınız yoksa
dokunabildiğiniz öğrenci de olmayacaktır. Olayı lütfen sadece burs ve
öğrenciyle sınırlandırmayın. Üzerinde çalıştığınız her konuda sarmal bu şekilde
ilerlemektedir. İşte bu noktada SSS ile bağışçıya olan ihtiyacınız minimum
seviyeye iner.
Peki SSS bu ihtiyacı nasıl minimuma indirecektir? Cevabı aslında basittir;
bu ülkenin en çok ihtiyacı olan şeye yani üretime yönelerek ve marka yaratarak!
Bununla ilgili ülkemizde ve yurtdışında güzel örnekleri olan çalışmalar
bulunmaktadır. Ülkemizdeki en güzel örneklerden biri Lösev’in yaptığı
çalışmalardır.
Üretimin ve marka yaratmanın, STK çalışmalarına katkıları birden fazla
yoldan olacaktır. Bunlardan ilki; üretim sonunda satacağınız ürünlerden elde
ettiğiniz gelir, derneğinize aktarılacak ve yıllık/aylık bazda elde ettiğiniz
gelire göre yardım yapılabilecektir. Her ay size düzenli olarak bağış yapacak
kişileri bulmak için harcadığınız enerjiyi ürettiğiniz ürünlerin satışı için
harcadığınızda STK’nızı daha sürdürülebilir bir hale getirebileceksiniz. Bu
çalışma sadece gelir elde etmekle sınırlı kalmayacaktır. Ürünlerinizi ne kadar
çok geniş kitlelere yaymayı başarırsanız, organik reklamınızı yapmış olacaksınız.
Bundan önce bağış toplamak için harcadığınız enerji ve para size organik olarak
geri dönecektir. Ürünlerinizi tüketen kişiler, yaptığınız işlerden haberdar
olacak, STK’ınızı araştıracak, bağış yapmak isteyeceği bir yer olduğunda size
yönelmesi ise hiç şaşırtıcı olmayacaktır. Yani bir taşla iki kuş vurmuş
olacaksınız.
Biz nasıl bir kaynak yaratalım dediğinizi duyar gibiyiz. Aslında biz de bu
işlere kafa yorarken bize de oldukça zor geliyordu. Ancak biraz kafa yorup,
biraz peşinde koşturmaya başlayınca, elde edebileceğiniz pek çok sonuç ortaya
çıkabiliyor. Biz şimdilik toprağa ve gıdaya yöneldik. Kim bilir ileride sanayi
veya teknoloji ile ilgili bir şeyler yapabiliriz. Aklımızda bazı projeler var
ama önce başladığımız işi düzgünce geliştirmek istiyoruz. Ardından diğer
projelere kafa yormaya başlayacağız.
Daha sonraki yazılarımızda SSS konusunda dikkat edilmesi gerekenleri,
zorluklarını anlatmaya çalışacağız.
Bizi takipte kalın...